10 Maddede Gündemden Geri Kalmamak İçin Kobani Hakkında Mutlaka Bilmeniz Gerekenler

Etiketler






1. Kobani Neresi?

Kobani Neresi?
Diğer adıyla Ayn El Arap, Suriye Halep Eyaletine bağlı, Türkiye Sınırının hemen yanında bulunan bir şehir. 2004 yılı nüfusu 44 bin 821 olan şehirde Kürtler, Araplar, Türkmenler ve Ermeniler birlikte yaşıyor. 2012 yılında PKK'nın Suriye örgütlenmesi olan PYD'ye tarafından özerkliği ilan edilen şehir 2014 yılında Suriye Kürdistan'ı Kobane Kantonu'nun İdari Merkezi olarak belirlendi.

2. Kobani Neden Önemli?

Kobani Neden Önemli?
Haritaya bakın. Sarı bölgeler Kürtler tarafından kontrol edilen bölgeleri gösterirken, siyah bölgeler IŞİD tarafından kontrol edilen bölgeleri gösteriyor. Kobani Kürtlerin kontrol ettiği iki merkezin tam ortasında bir nokta ve Türkiye sınırı ile bağlantısı nedeniyle önemli bir lojistik merkezi hüviyetine de sahip. IŞİD'İn Kobane'ye yerleşmesi Türkiye'nin Suriye sınırının baskın olarak IŞİD güçlerinin kontrolüne geçmesi anlamına geliyor. Dolayısıyla IŞİD'e önemli bir stratejik avantaj sağlıyor.

3. IŞİD Kobani'ye Neden Saldırıyor?

IŞİD Kobani'ye Neden Saldırıyor?
Çok basit bir sebepten, koalisyon güçleri tarafından Rakka'ya yapılan saldırıdan sonra IŞİD koalisyonun önemli unsurlarından olabilecek Kürtleri hareket dışı bırakmak ve Kürtlerin kontrol ettiği bölgelere geniş kapsamlı bir saldırı yapabilmek için batıdaki Cizire ve doğudaki Afrin bölgesinin bağlantı noktası olan Kobani'yi ele geçirmek zorundaydı. Böylelikle Türkiye sınırı boyunca güvenliği eline alacak olan örgüt Kürt kontrolündeki bölgeler arasındaki lojistik ve taktik imkanları yok ederek iki kantondan birine -muhtemelen Afrin'e- saldırı düzenleyebilecek inisiyatif sahibi olmayı hesaplıyor. Üstelik bölgenin tek hakimi olan IŞİD güçleri için bu şehrin Kürt yönetimine bırakılmasının da zaten bir anlamı yok.

4. Kobani'de Durum Ne?

Kobani'de Durum Ne?
IŞİD güçleri Kobani şehir içine kadar giriş yaptılar. Koalisyon güçlerinin YPG ile koordinasyon halinde yaptığı saldırılar IŞİD'i geriletse de şehrin durumunun kritik olduğu biliniyor. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi tarafından bu gece yayınlanan bir rapora göre YPG güçleri ile IŞİD militanları arasında şehrin doğu ve güney batı mahallelerinde yaşanan çatışmalarda IŞİD güçleri geri çekilmek zorunda kaldı. BBC Kaynaklı bir habere göreyse YPG komutanı Meysa Abdo da yaptığı açıklamada, koalisyon güçlerinin 'en etkili saldırıları gerçekleştirdiğini' söyledi ve "Şimdiye kadar böyle etkili bir şekilde vursalardı IŞİD kente yaklaşıp bu düzeyde tahribat yapamazdı" dedi.
Kobani'de çatışan YPG'nin ağır silahlarının olmaması IŞİD'e askeri bir avantaj sağlarken, koalisyon güçlerinin ağır bombardımana devam etmesi YPG'nin şehirde yerleşmesini sağlıyor. Durum şimdilik belirsiz. (kaynak: BBC)

5. Çatışmaların İnsani Boyutu Nedir?

Çatışmaların İnsani Boyutu Nedir?
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi tarafından yayınlanan bir rapora göre 7 Ekim 2014 tarihine kadar üç hafta içerisinde Kobani'de en az 412 kişi hayatını kaybetti. Kuruluşa göre gerçek sayı en az 2 kat daha fazla. (bkz: Diken) AFAD'a göreyse bu dönemde savaş nedeniyle Türkiye'ye 140 binden fazla insan geldi. Gelenlerin 60 bini çocuk, 30 bini ise kadın. (bkz: El Cezire)

6. Hükümetin Pozisyonu Ne?

Hükümetin Pozisyonu Ne?
Türkiye Kobani'ye yönelik IŞİD saldırılarına uzun bir süre sessiz kaldı. Resmi politika Erdoğan'ın 4 gün önce ifade ettiği şekilde "Bizim için IŞİD neyse PKK da odur" (bkz:Aktifhaber) olarak ifade ediliyor, Türkiye'de bölgede çatışmakta olan güçlere herhangi bir yardım yaptığını kati olarak reddediyordu.
Davutoğlu ise CNN'de katıldığı programda şu açıklamayı yaptı: "Kobani’dekiler bizim kardeşimizdir. Biz Kürt, Türk Arap diye bakmıyoruz. Ancak eğer Kobani’ye müdahale edilecekse, biz de diyoruz ki, Suriye’nin tamamına müdahale edilsin.
Bu noktada Türkiye'nin resmi politikasının koalisyon güçleri ile birlikte Esad'a yönelik bir operasyon düzenlenmesi olduğu anlaşılıyor. Ancak bu görüş koalisyon güçlerine önderlik eden ABD tarafından kabul edilmiyor. 7 Ekim tarihinde ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, günlük basın brifinginde "Bizim pozisyonumuz değişmedi. IŞİD'e odaklanmış durumdayız. Suriyeli muhalifleri desteklemeyi kesinlikle sürdürüyoruz" diyerek ABD'nin konumunu bir kez daha hatırlattı. (bkz: Birgün)
Bu durumda Türkiye'nin bölgedeki PYD'ye yardım etmeyeceği, süreci izleyeceği anlaşılıyor. Bu tercihin ise ağır silahlara sahip IŞİD'e avantaj sağladığına şüphe yok.

7. HDP'nin Pozisyonu Ne?

HDP'nin Pozisyonu Ne?
Selahattin Demirtaş 7 Ekim tarihinde yaptığı bir basın açıklamasında YPG'nin silah da dahil hiçbir şey istemediğini sadece ambargonun kaldırılması ve koridorun açılması talebinde bulunulduğunu ifade etti. HDP Kobani'nin düşmesi sebebiyle hükümeti suçlarken, Öcalan'ın ise Türkiye'deki barış sürecinin gidişatını Kobani'ye bağladığı biliniyor. Abdullah Öcalan'ın kardeşi Mehmet Öcalan, ağabeyi ile görüşmesinin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada Öcalan'ın '15 Ekim'e kadar yani biz bekleriz, gelen heyetlere dediklerimizi onlara aktarırız, ondan sonra da yapacağımız bir şey kalmaz' dediğini daha önce ifade etmişti. (bkz: CNNTürk)

8. CHP'nin Pozisyonu Ne?

CHP'nin Pozisyonu Ne?
CHP 30 Eylül tarihinde Kobani Raporunu açıkladı. Rapora göre Suriye'den gelen sığınmacıların sayısı çelişkiliyken, PYD tarafından ifade edilen IŞİD'in Türkiye Hükümeti tarafından silahlandırıldığı iddialarına da yer verildi. Rapor tampon bölge kurulmasını reddederken, bir acil eylem planı önerisinde de bulunuyordu. (bkz: El Cezire)
5 Ekim tarihinde ise CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu bölgeye yaptığı bir ziyarette şu açıklamada bulundu: "Burada bir vahşetin eşiğindeyiz. Arkasında halk olmayan küresel bir terör örgütü Kobane’de katliam yapmak üzere. Bu nedenle herkesin ama herkesin duyarlı olması lazım, insani yardım yapması lazım ve Türkiye’nin de bu vahşete hiçbir biçimde izin vermemesi lazım. Bugüne kadar görmezden gelindi, hoşgörü gösterildi, yer yer silah yardımı yapıldı ama artık bu hoşgörüye, bu görmezden gelmeye hükümet son vermelidir ve Kobanê halkıyla bu hükümet dayanışma içinde olmalıdır” (bkz: T24
Bugün ise CHP İstanbul'da önce Kobani için bir eylem yapacağını açıkladıysa da daha sonra "provokatif olaylar" gerekçesiyle bu eylem iptal edildi.
Resmi olarak CHP'nin hükümetten Kobani'ye IŞİD'e karşı yardım etmesini beklediği biliniyor.

9. ABD'nin Pozisyonu Ne?

ABD'nin Pozisyonu Ne?
6 Ekim tarihinde yapılan bir açıklamaya göre ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri Kobane'ye saldıran IŞİD terör örgütüne yönelik saldırılarını yoğunlaştıracak. ABD güçlerinin havadan bombalamanın etkisiz kalması sebebiyle bölgeye Apache helikopterleri de gönderip kara hedeflerini daha etkin bir şekilde vurmayı planladığı da basına yansıdı. (bkz: The Times) Buna karşın ABD'nin bölgede bir tampon bölge kurmaya veya YPG'ye silah yardımı yapmaya yanaşmadığı da biliniyor. ABD'nin temel hedefi taktik bombardıman ile bölgede IŞİD varlığını etkisizleştirmekten ibaret.

10. Kobani Eylemlerinde Durum Nedir?

Kobani Eylemlerinde Durum Nedir?
Kobani'de yaşanan gelişmeleri ve hükümetin IŞİD'e desteğini protesto etmek için Türkiye'nin genelinde gün boyunca eylemler oldu. Diyarbakır, Siirt, Mardin, Muş, Batman,Tunceli, İstanbul, Van, Adıyaman, Şırnak, Ankara, Kocaeli, İzmir, Hakkari,Mersin ve Ağrı'da yoğunlaşan eylemlerde göstericiler ile polis ve çeşitli siyasal gruplar arasında çatışmalar yaşandı. İçişleri Bakanı Efkan Ala, eylemcilerin misliyle karşılık bulacağını ifade ederken Hükümet 6 ilde sokağa çıkma yasağı ilan etti. Diyarbakır'da olayların genişlemesi üzerine  Valiliğin talebi üzerine İl Jandarma Komutanlığı'na bağlı askerler önlem amaçlı şehre girdi. Şu ana kadar çıkan olaylarda 19 kişi hayatını kaybetti. (bkz: Hürriyet)

Ayrıca Yenişafak yazarı İbrahim Karagül'ün yazısına göre;

Derdiniz Kobani değil, sizi çok iyi tanıyoruz!
Kobani'ye (Ayn El Arap) yönelik IŞİD kuşatması ve YPG-IŞİD çatışması, Suriye'de bir bölge üzerindeki güç mücadelesinden çok Türkiye ile hesaplaşmaya döndürülmek isteniyor. Birileri bu kriz üzerinden düğmeye bastı, sokakları karıştırdı, yeni bir Gezi senaryosu yazıyor.
Binlerce mülteciyi kabul eden, bölge insanına her tür desteği veren Türkiye'den hesap sormak isteyenler çirkin bir şekilde Kobani'deki IŞİD saldırılarını istismar ediyor. Sanki Kobani'ye Türkiye saldırmış gibi vandallık ve şehir terörü servis ediyor.
Önceki gece ve dün gün boyu başta Güneydoğu şehirleri olmak üzere, İstanbul ve diğer büyük şehirlerde iş yerleri tahrip edildi, otobüsler yakıldı, evler tarandı, insanların evleri ateşe verildi, asker-polis saldırıya uğradı.
CHP ve HDP çevreleri alabildiğine şiddeti provoke ederken 'cihatçılarla savaşıyoruz' yaygaraları koparıp insanları sokaklara dökmeye çalıştı. Akıl, izan kaybolmuş sanki. Cihatçılarla savaşmak istiyorsanız neden Kadıköy meydanını ateşe veriyorsunuz, bu nasıl bir akıl, nasıl bir kötülük, nasıl bir çirkeflik böyle!
Utanmazlık diz boyu.
Irak'taki gelişmelerden, Suriye'de neler olduğundan zerre bilgisi olmayan, öğrenmeye de niyeti bulunmayan siyasiler ve entelektüeller ise, Kobani üzerinden Türkiye'ye ayar vermeye, büyük laflar etmeye, açık açık tehdit etmeye, 'bak çözüm süreci biter ha' diyerek akıl tutulması işaretleri veriyor.
O siyasilerin ve aydınların bölge ve yaşananlarla ilgili hiçbir fikri olmadığına inanıyorum. Ismarlama sözlerle, kendilerine anlatılanlarla ahkam kesiyorlar. İşin daha da vahimi, bu kişiler IŞİD ile PKK arasına sıkıştılar ve onların diliyle konuşuyorlar. Siyaset üretemeyenlerin, düşünce üretemeyenlerin bu örgütlerin söylemine teslim olması gibi trajik bir görüntü söz konusu. Böyle olunca da örgüt temsilcileri gibi konuşuyor, sokakları ateşe verenlerle aynı mevzide yer alıyorlar ama bunun farkında bile değiller.
HDP'li Ertuğrul Kürkçü; 'cihatçılara (IŞİD) karşı harekete geçtik' diyerek sokaklardaki terörü provoke ediyorsa, o saldırılardan mağdur olan herkesin bu kişinin yakasına yapışması, uğradığı zararı tazmin ettirmesi gerekir.
Kobani'nin intikamını Türkiye'den, orada mağdur olmuş insanlara kalbini açanlardan alma düşüncesinin Kobani ile hiçbir ilgisi yok. Onların derdi başka. Yani, Kobani bahane. Bu gerilim üzerinden sokakları harekete geçirerek yeni bir muhalefet bloku üretmek ve hükümetle hesaplaşmak istiyorlar. Dertleri Türkiye ve hükümet, asla oradaki mağduriyetler değil.
Aslında orada ne yaşandığını da umursamıyorlar. Ölümleri, göçleri, şiddeti önemsemiyorlar. Bunların hiçbiri o bölgelere gidip yardım etmiyor. Tam aksine yardım faaliyetlerini sabote ediyor, yardım çalışmalarına katılanları hedef alıyor, yaralı taşıyan ambulansları taşlattırıyor, IŞİD'ci oldukları iddiasıyla insanların evlerini yaktırıyor.
İki milyon mülteci barındıran, doğru dürüst dış yardım almayan, yaralıları tedavi eden, bölgeye sınırsız insani yardım gönderen Türkiye'yi vurmaya çalışıyorlar.
Bu gerilim üzerinden kimlerin çözüm sürecini sabote etmeye çalıştığına dikkat edin. Kimlerin sokak terörü üzerinden Türkiye'yi hedef aldığına dikkat edin. Kimlerin, hangi güçlerin içeride bu tahrikleri tertiplediğine dikkat edin. Çözüm sürecini bitirmek Kürtlerin lehine mi, çok iyi bakın. Hangi ülkenin içerideki çatışmaları neden tekrar başlatmak istediğini görün artık.
Görün de bu kişi ve çevrelerin nerelerin uzantıları olduğunu anlayın...
Tezkere'ye hayır, diyorlar, sonra çıkıp silah istiyorlar, asker istiyorlar. Bu nasıl bir çelişki? Orada güvenli bölge oluşturalım, Kobani'yi saldırılardan koruyalım, diyenlere ateş püskürüyorlar, sonra 'Kobani'yi niye kurtarmıyorsun' diye ortalığı ateşe veriyorlar. Bu nasıl bir hastalık? Askere taş atan vekil, 'sizin devletiniz' diyen vekil, Türkiye PYD'lileri IŞİD'in elinden kurtarmıyor, diye kıyameti koparıyor, bu nasıl bir siyasi körlük!
BDP ve CHP'nin sokak terörü üzerinden, bütün örgütleri sahaya çağırarak sorumluluğunu üslendiği bu tehlikeli gidişat Türkiye'ye büyük zarar verir. Senaryonun iki hedefi var: Çözüm sürecini bitirmek ve Kürtler üzerinden bir Gezi senaryosu uygulayıp hükümetle hesaplaşmak. Asla Kürtlerin temel meseleleriyle bir alakası yok. Asla IŞİD'le hesaplaşma diye bir hedef yok. Hedef Suriye'den çok Ankara'ya yönelik ve işin tehlikeli tarafı da bu.
Türkiye'nin bu bölgedeki geleceği Kürtlerle birliktedir. Ancak Türkiye'nin bu ortaklık üzerinden Arapları düşman bellemesini de kimse beklemesin. Türkiye, IŞİD'in şiddet dolu serüvenine, IŞİD İslam anlayışına ne kadar mesafeli olduğunu, bu tip İslam algısının bölgede sonu gelmez savaşlara neden olacağını bildiğini söylemeye bile gerek yok.
Bütün bölge aslında İran–Suudi Arabistan gibi 'iki uç cephe' arasında gidip geliyor. Gelecekte yaşanacak çatışmaların da bu iki cephe arasındaki büyük çatışmanın sonuçları olduğunun farkında olmalıyız. Bu bir güç mücadelesi ve örgütler ve cepheler bu mücadele çerçevesinde şekil alıyor.
Türkiye, iki uç arasında dengeli bir mevzidir, bir umuttur. Durduğu yer sağlamdır, böyle de devam etmelidir. Batılı ülkeler iki uç arasındaki çatışmayı beslerken onlara yönelmesi gereken öfkenin Türkiye'ye yöneltilmesi de bölge geneline yönelik müdahaleci senaryoların uzantılarıdır. Bu güçler, gelecekte yıllarca sürecek bir mezhep savaşının altyapısını oluşturuyor şu an. Projeyi kıracak tek güç de Türkiye'dir. Bu yüzden Türkiye'yi iki ateş arasına almaya, çözüm sürecini bitirerek etnik çatışmalarla yormaya çalışıyorlar.
İşte sokak terörünün başladığı nokta burasıdır. Tekrar edeyim:
- IŞİD meselesi Suudi Arabistan–İran arasında bölge üzerindeki güç mücadelesinin ürünüdür. Bu savaş otuz yıldır değişik görüntüler altında devam etmektedir. Örgütler ve cephelere buradan çıkmaktadır.
- IŞİD üzerinden servis edilen savaş, iki ülkenin öncülük ettiği ama geniş bir Batılı desteğe sahip bölgesel mezhep savaşı kurgusunun altyapısını oluşturmaktadır. IŞİD haberlerinde Şiiler için 'safevi' ifadesi kullanılmasına dikkat..
- İki ülke ve mezhep savaşı isteyen Batılı güçler, Türkiye'nin dengeleyici müdahalesinin önüne geçmek için her yolu denemektedir. Bu engellemelere rağmen Türkiye'nin bir şekilde bölgeye müdahil olması ihtimaline karşı da Kobani üzerinden doğrudan çözüm sürecini hedef almıştır. Örgütlerin Gezi'deki gibi sokaklara dökülmesinin adresi de bu çevrelerdir.
- Biz biz olalım, İran–S. Arabistan arasındaki mezhep eksenli bölgesel çatışmalara taraf olmayalım. Dengeli, bu felaketi önleyici tavrımızı sürdürelim. Zor olacak, Türkiye daha çok saldırılara uğrayacak, ama bölgenin geleceğine ilişkin tek umut bu duruş olacaktır.

KAYNAKÇA : Onedio ve Yenişafak

Sadece Google + hesabına sahip kullanıcılar yorum yapabilir.
İfadelerİfadeler